Bir gemi var içimde
Yüzmeye hazır dedi bana
Bu gece kiminlesin
Nerede, neredesin?
Benimle uçsana
Kırmızıdan elbisesi
Sarhoştan da beter sesi
Son kalan damla gibi
Bu gece benim
Siyahıma bir yağmur katar yalnızlığım
Adı ne idi bilemedim?
Bu gece bir kadın tanıdım
Yağmurluydu geçmişi
Tutulası elleri vardı
Kırılmaktan harap olmuş düşleri
Bu gece bir kadınım koskocaydı gözleri
Saçları değerken esen rüzgara
Korkuttu beni çiy tanesi gözleri
Sordum
Nerden nereye gidersin diye
Gülümsedi
Senden geldim, sana diye…
Bir kendime gelemedim
Ah bir gelemedim
Neyi var bilemedim
Bile bilemedim
İçine de dışına da
Soyuna da sopuna da
Adem kandırır
Adem kanar
Adem ulaşır
Adem uzvidir
Habil’e tabir
Kabil adidir
Beni koyma böyle el yerine
Haktır ulaşır Babil’e
Suçum nedir davan ile
Yürür kavmin deve niye?
Çekiç vurunca mavi bir pancara
Cetvel ölçtü bu pamuktan yüreği
Sevişirken kuzular kurtlarla
Köpekler aldattı bu kızıl geceyi
Ejderha(,)hizmetçi(,)tanrı(,)kediden(,)yedi
Ve mor bir sabaha uyandı torbacı Halil
Sırdaşım oldu bu kavak tarlası
Yalvarışından soğudum
Kendimi burada bulamadım
Bu bavul ülkemin korkak kırlangıçları gibi
Boğazımı kesti
Çoktan öldüm
Bir bombaydım orada patladım
Bir yangındım orada can verdim
Anlat dedi kibrit kral
Çakmaklar ülkesinde savaş mı var
Okyanusumdaki tek deniz kızı
Akşamüstü sahili gibisin dedi
Sadakatli
Mor bir patlıcan
Kendimden kaçamadım
Sancım yok duramadım
Kim nerede bulamadım
Kayboldum soramadım
Bu gizemde...
Hadi dışarı çıkalım
Ruhunu terkedip bu mesken tuttuğun
Devlet değil, millet değil, evlat değil
Söyle nedir bu?
Duvarlar yıkalım
Geçelim millerce uzağa gidelim seninle
Yıllar geçer herkes geçer ömründen
Ölüyor insanlık dini
Bir hasret ki geçer
Bir hasret ki biter
Sandalyelerce dolu yalnız insanlar var
Kurbanı ol sistemin
Seni virüssüz hatlarında boğulurken izler
Duvarlar değil seni yıkan
İnancın değil nedir bu?
Bu kara talan
Bu ölüm her an
Bu yıkar seni yıkılırsan
İçimdeki çocuk küstü artık
İçimdeki yorgun artık…
Bir elleri var
Bir gözleri var
Bir sözleri var zincirkıran
Beni burda gömmen lazım gitmen için kadın
Pireler develer lazım gitmen için benden kadın
Ama bulutlar çözmez bizi
Yağmurlar da yetmez
Şimdi televizyonun bozuk çocuk
Elektriğin gider gelmez işte böyle
Yalpa yalpa yalpa yalpa
Neredeyiz biz böyle
Derken kaçtı ipin ucu biz böyle
Biz böyle, biz böyle
Neredeyiz biz böyle
En derinden sızan yarından bakan
Belki bir bildiği vardır deyip deyip susan
Kaç zaman dönerdi böyle
Kadın neredesin sen
İş mi böyle?
Aklım düşer merdivenlerden tıkır mıkır
Bu kaybedenin marşı
Kazandibi yalnız biri masa meze
Bu kaybedenin marşı
Merhaba güzel bahçem
İçimde yıpranıyorken zaman
Merhaba demokrasinin alnına vurulmuşum merhaba
Merhaba, merhaba
Sana da merhaba!
Her gün her gün yeniden görünce aslında, yıpranıyorum
Giderek çoğalıyorum
Bile bile ölüyorum
Merhaba, merhaba
Sana da merhaba!
Ezilen çoğalan giderek dağılan
Bu yalnızlığa direnen
Acaba yenildik mi biz
Cennetinden kovulan Adem miyim?
Yoksa Havva’sını bulmamış bir deli
Şimdi yeniden başlıyor gibi ölüp ölüp dirilen bu canlarda…
Beni öldürdün
Yeniden dirildiğim bu rüzgarı biç
Her gün her gün sövdüğün
Yeniden güldüğün
Sayıp da sevdiğin benim piç
Hayaletim
Hayal ettim
Bu küf kokan odamda
Hayaletim
Hayaletim
Hayal ettim
Bulutlardan sarkan bu ipte birazdan
Hayaletim
Beni neden sevmediniz
Bulutlardan yoruldum
Beni neden sevmediniz
Koşa koşa yoruldum
Beni neden sevmediniz
Çimenlikte uyurdum
Beni neden sevmediniz
İsa’nın da oğluydum
Musa’nın da çocuğuydum…
Yirmi sekiz şehir uzaktan geldim
Yorgunum çocuk
Ciğerlerime yetmiyor aldığım nefesim
Toz duman
Burnumda tüter yaşanmamış hikayelerim
Bileklerimden sana çalan kanlar süzülsün
Kan revân
Aklımın satırları karışmış
Yeniden tınlar satırlar
Zaman yalan
Bilmiyorlar
Yürüyorlar
Görmüyorlar
Duyuyorlar
Cühelâdan bir yokuşta bana geliyorlar
Ellerinde baltalar
Beni bulacaklar
Yanlarında korkular
Yolum sen neredesin?
Aslında siz yoksunuz
Yalan söyledim
Hiç yoktunuz
Hepsi yengeç sepeti
Hikaye on saniye
Her şey rüya
Şizofreniz biz ya
Bir yere kaçamazsın
Penceremde bu düş ya
Dünya, dön ya
İntihar bu ama
İçimdesin zaten
Bedene aldanma…
Bir akşam durdum öyle bir akşamüstü
Saatler beni geçerken
Hayatımdan çok geriyken
Böyle gitti kadın
Ve ben böyle boğuldum bu selde ben
Sordu bilge adam
Nereye bu yol diye
Sonunu bilmiyorsan gitme dedi
Sonu çamur
Sordu bilge adam
Bir kere de kendine
Etrafındaki binlerce mikroptan
Toz bulutu, toz bulutu, toz bulutu, toz bulutu
Dönüp durup beni mi buldu
Ya mikroplar, mikroplar
Ya mikroplar, mikroplar
Ya mikroplar ne olacak dedim
Hepimiz maymunuz…